Oyun Okulu Başlıyor!

ege train spolin2007’de New York’ta başlayan yolculuğumuz bu sezon Istanbul’a demir atıyor. Uzun yıllardır dönem dönem açılan ve Türk katılımcıların büyük ilgiyle takip ettiği Spolin doğaçlama atölyeleri Ege Maltepe ve Emir Gamsızoğlu‘nun eve dönüşü ile şimdi 2 yıllık bir programa dönüşüyor.

Amerika’daki doğaçlama oyunculuk ve tiyatro geleneğinin annesi Viola Spolin’in tekniği 20. yüzyıl Amerikan tiyatro ve sinemasının yönünü değiştirdi. Eğitim felsefesinin derinliği ve çok boyutluluğu dolayısıyla tiyatro ve sinema dışında psikolojiden iletişime birçok alana etki eden bu metod dünyanın dört bir yanında her yaştan birey için yaratıcı ifadenin kapılarını araladı.

Spolin’in oğlu Paul Sills’in kurucularından olduğu New Actors Workshop’taki eğitimini daha sonra asistanlık, yönetmenlik ve yazarlıkla birleştiren Ege Maltepe’nin yönetimindeki Oyun Okulu Ekim 2018’de 1. kur eğitimi ile başlayacak. Her biri 3 aya yayılacak olan kurlarla Spolin tekniğini derinlemesine öğrenecek olan oyuncu/katılımcılar ilerleyen aşamalarda performans ve eğitmenlik deneyimi de kazanabilecekler.

Heyecanla beklenen Oyun Okulu için kayıtlar başladı, kontenjan sınırlı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın.

 

 

Yeni sezona geri sayım…

New York’ta önce öğrencilik, sonra da sanat işleri ile dolu dolu geçen 10 yılın sonunda, hayat ve iş ortağım Emir Gamsızoğlu ile hayatımızda yeni bir sayfa açıldı. 10 yıl New York’ta yaşadıktan sonra doğduğumuz şehre ve anadilimize geri dönme isteği ile adeta yanıp tutuşur olduk. 11. Yılın sonunda da Istanbul’a geri döndük. Bizi bu yanıp tutuşma haline getiren, daha evvel sahip olmadığımız bakış açısını son dönem işlerimizde irdeleyip farklı formlarda paylaşıyoruz. Ben bu konuyu daha dallandırıp budaklandırmadan kendi temel alanımdaki kısmına değineceğim.

Spolin-Ist’in yeni sezonuna dair Ege Maltepe’nin kendi bloğunda yazdığı Istanbul->New York->Istanbul başlıklı yazısını okumak için tıklayın.

ege train spolin

 

 

Happy, Playful, New Year! Mutlu, Oyunlu, Bir Yeni Yıl!

“Play means happiness!” wrote Viola Spolin’s teacher Neva Boyd in her paper The Theory of Play – We wish a very happy and playful new year!  Our classes in New York start on January 9th, sign up: wwwspolinist.eventbrite.com
“Oyun mutluluk demektir!” diye yazmış Viola Spolin’in hocası Neva Boyd Oyun Teorisi başlıklı araştırmasında. Biz de size çok MUTLU bir yeni yıl diliyoruz  2018’de Türkiye’deki eğitimlerimizde görüşmek üzere!

IMG_0340IMG_0342

Tiyatro ve Hayat için Doğaçlama Kılavuzu; Spolin Tekniği

Bu makale 2009’da Kathy Hendrickson ile düzenlenen ilk Spolin Atölyesi’ni takiben Ege Maltepe tarafından yazılmıştır.

Spolin Doğaçlama Tekniği’ni nasıl olur da bir yazıyla anlatabilirim diye düşünürken şu aralar çevirisiyle uğraştığım ve elime her alışımda bana yeni bir şey öğreten “Improvisation For The Theater”, “Tiyatro için Doğaçlama” isimli kitabın son basımındaki Viola Spolin’in oğlu Paul Sills’ in önsözünü tekrar okudum. İki sayfalık bu yazı bana bahsetmem gereken her şeyi hatırlattı. Bu yazıda bahsi geçen kitaptan, Viola Spolin’den ve oğlu Paul Sills’den yapacağım alıntılar bizim sokak lambalarımız olacaklar.

Deneyimle, deneyerek öğreniriz. Kimse kimseye bir şey öğretmez.

Viola Spolin

Hocası Neva Boyd ile çocuklar ve amatörlerle Yaratıcı Drama çalışmaları yapan Spolin, daha sonra oğlu Paul Sills’in kurduğu “The Compass” isimli grupta oyuncularla beraber çalışmalarını sürdürdü. Spolin’in temel hedefi oyuncunun kendini, kendi malzemesini keşfetmesini sağlamak ve böylelikle oyuncunun onu sınırlayan unsurlardan uzaklaşarak kendini özgürce ifade etmesine ortam hazırlamaktı.

1920’lerde geleneksel yöntemlerle eğitimin çocuğu edilgin bıraktığı görüldü ve çocuğun eğitimine “oyun” ve “drama” eklenerek, onların deneyimlerken öğrenmesine olanak sağlandı. Bu yolla merkez “bilgi” olmaktan çıkıp, “çocuk” ve çocuğun deneyimi haline geldi. Deneyimle edinilen bilginin daha kalıcı ve yararlı olduğu görüldü. Böylece Yaratıcı Drama yaygınlaştı.

“Eğer çevre izin verirse herkes öğrenmeyi seçtiği şeyi öğrenebilir ve eğer birey kendine izin verirse çevre ona öğretmesi gereken herşeyi öğretir. Yetenekli ya da yeteneksiz olmanın aslında bir hükmü yoktur.”

Spolin’e göre yetenek, bireyin deneyimleme kapasitesidir. Kişi deneyimlerken hem entelektüel hem fiziksel hem de sezgisel gücü devreye girer. Bu güçlerden sonuncusu olan “sezgi” öğrenmenin en önemli parçası olmakla beraber günümüz toplum düzeninde geri plana itilmiştir.

“Korktuğumuz şey bilinmeyen değil, bilmemek.”

Hayatta bazı acil durumlar ya da tehlike anlarında harekete geçer ve daha sonra “Nasıl olduğunu bilmiyorum ama o anda doğru olanı yaptım.”deriz. İşte “o an”larda bizi yönlendiren ve doğruyu bulduran güç sezgilerimizdir. Sıradan kişilerin böyle anlarda kendilerinden beklenmeyen çözümlerle ortaya çıkması ve anlık bir deha göstermeleri o anın içinde spontane olarak hareket etmeleri sebebiyledir. Bilinen ve alışılmış olanı bir kenara bırakıp bilinmeyene atlayabilmek ancak bu kendiliğinden tepkilerle olmaktadır. İşte Spolin oyunculukta bu anları kovalamak gerektiğine inanır. Bu anları kovalamak ve farkındalık yaratmak.

Viola Spolin çocuklarla çalışırken

Röportajlarından birinde, oyuncuların çalışmalardan sonra sıkça şu soruyla karşısına geldiklerini söyler, “Evet, doğaçlama yaptık ve bir anlık böyle bir oyun çıktı ortaya. Peki, ben bundan nasıl emin olabilirim, bunu tekrarlamam gerekirse nasıl yapabilirim, bunun kesinliği nerede?” Spolin’e göre bir oyuncunun ihtiyacı olan kesinlik, mantığın yarattığı neden-sonuç bağlantısında değil, sezgilerinin farkındalığında yatar. Eğer bir oyuncu kendini o anda harekete geçiren gücün farkındaysa, bu farkındalık ona yeterli olacaktır.

Batı kültüründe sosyal hayatta her şeyi neden-sonuç ilişkisi ile analiz ederek biliyor ya da bildiğimizi düşünüp kendimizi güvende ve emin hissediyoruz. Çevremizde olan bitenleri bilmek, yarın bizi bekleyenlerden emin olmak, kendimizi güvence altına almak istiyoruz ve hayatımızı mantığa uygun bir şekilde yönlendirerek, kontrol etmek istiyoruz. Bu düzen içinde sezgisel bilginin yeri giderek azalıyor, önemini yitiriyor.

Spolin’e göre oyuncunun ihtiyacı olan bilgi ve dolayısıyla gelen kesinlik, kendi deneyiminin farkındalığında yatar. Oyuncu bilinmeyenin içinde kendini rahat ve özgür bırakabilmeli ve sezgilerinin onu yönlendirmesine açık olmalıdır. Bilgi kendiliğinden gelecektir. Fakat oyuncunun sezgileriyle hareket edebilmesi için gerekli ortam kolay kolay oluşmaz. Sezgiler ancak spontane yani kendiliğinden oluşan tepkilerle ortaya çıkar. Bu kendiliğinden oluş, oyuncuyu kendini kuşatan ve sürekli değişen dünyanın bir parçası yapar. Böylelikle oyuncu daha evvelden belirlenmiş bir hareket çizgisi izleyen “aktör” olmaktan, her an canlı bir şekilde “oyunu oynayan” kişiye dönüşür.

Enerjinin kaynağı kafa değil, X-Bölgesi’dir

Sezgiler biz daha ne yapmamız gerektiğini düşünmeden, düşünmeye vakit kalmadan ortaya çıkarlar. Tıpkı çocukken oynadığımız oyunlarda verdiğimiz tepkiler gibi. Oyun oynarken durup düşünmeye vaktimiz yoktur, oyunun kuralları ve amacı belirlendikten sonra o amaca ulaşmak için harekete geçeriz. O sırada ihtiyacımız olan enerji aslında kafamızın içinde kurduğumuz planda değil bedenimizin çevresinde olan biteni idrak ederek kendiliğinden harekete geçmesindedir.

“Mantık yerine bedeni koyuyorum, çünkü beden mantığı da içerir.”

Basketbol oynarken en büyük işi akıl değil, beden, daha doğrusu bedenin aklı yapar. Sıra bize geldiğinde doğru ya da yanlış düşünmeden harekete geçeriz. İşte Spolin bizi harekete geçiren bu enerjiye X-Bölgesi adını koymuştur. X-Bölgesi çok fazla kullanılmaktan anlamını kaybeden ya da daha başka birçok anlamlar içeren “sezgi”nin de yerine geçer. Bu; mantığın, belleğin, zekanın üstünde, açıklanması güç ve ismi tam olarak konamayan bir algı düzeyi, ruh halidir. Spolin oyunları da oyuncuyu X-Bölgesi’ne taşımayı amaçlar. Spolin Oyunları’yla, çocukken bir oyun parkında oynarkenki ruh haline ve bedensel özgürlüğüne geri dönen oyuncunun odağı “oyunculuk” yapmaktan, “oyun” oynamaya dönüşür.

Onaylanma/Onaylanmama kaygısı seni deneyimlemekten alıkoyar

OYUN GÜNÜ, 2012

Oyun oynamak için atılacak ilk adım kişinin kendini özgür hissetmesidir. Kendimizi özgür hissetmediğimiz sürece deneyime atılamayız. Deneyim ise bize kendimizi ifade etmenin, dolayısıyla kimliğimizi sorgulamanın ve ortaya koymanın kapısını açacaktır. Onaylanma kaygısıyla bizi büyüten toplum kişinin çevresiyle direkt ve dolaysız ilişki kurup özgürce değerlendirme yapmasına da olanak tanımaz.

Küçükken anne sevgisini kazanmak, büyüyünce öğretmenlerden geçer not almaya daha da büyüyünce işverenin onayını almaya dönüşür. Toplumun düzeni onay verme – vermeme mekanizması üzerine kurulmuştur. “İyi-kötü”, “doğru-yanlış”, “güzel-çirkin” ve benzeri etiketler biz farkında olmadan hayatımıza girer ve yine biz farkında olmadan seçimlerimizde bize etki ederler. Kişinin tüm bunları bir kenara bırakıp, onay alma kaygısından uzaklaşarak hareket edebilmesi onun gerçek özgürlüğüne kavuşmasıdır. Toplumda çok az kişi bu şansa erişebilir.

Bir oyuncu için onay bazen alkış bazen kahkaha bazen de hocasının, yönetmenin ya da partnerlerinin desteğidir. Oyuncuların çoğunluğunun hem dostu hem de düşmanı olan “iyi olma” çabası yine onay alma dürtüsünden gelir. Spolin oyunları oyuncuya, oyunun kuralı ve amacı dahilinde sorumluluk alacağı, seçim yapacağı ve uyum sağlayacağı, kısacası kendini her şekilde ifade edeceği ortamı hazırlar. Bu süreçte “hoca / lider”in üzerine büyük sorumluluk düşmektedir. Yargılardan uzak bir çalışma ortamı kurmak onun en önemli görevidir. “Bir sorunun çözülmesinin doğru ya da yanlış yolu yoktur” der Spolin. Tek yol deneyimlemektir. Oyunculuk hocası yılların verdiği deneyimiyle 100 değişik çözüm üretebilirse, öğrenci 101. ile ortaya çıkabilir. Bu duruma sanat eğitiminde sıklıkla rastlanır.

Odaklanmak çelişkiyi, duraksamayı, “yapmalı mıyım” “yapmamalı mıyım”ı yok eder. Bütün mesele, kafamızdan çıkabilmekte.

Spolin-ist, Spolin Doğaçlamasını Türkiye’de yaygınlaştırmayı amacıyla atölye çalışmaları düzenliyor. İlkini Temmuz 2009’da, Paul Sills’in kurucularından olduğu New Actors Workshop’daki doğaçlama hocam Kathy Hendrickson ile düzenlediğimiz Spolin Atölyesi, bir çok oyuncu tarafından “kutsal kitap” olarak adlandırılan “Improvisation For The Theater”, “Tiyatro için Doğaçlama” nın üçüncü kısmının tamamını dördüncü kısmın da bir bölümünü içerdi.

“Isınma” olarak adlandırılan üçüncü bölüm, “Odaklanmış Enerji” kavramıyla başlar. Spolin her şeyin en başında oyuncuya enerjisini odaklaması gerektiğini öğretir. Her oyun -egzersiz ya da çalışmada spesifik bir konuya, başka bir deyişle “oyunculuk meselesi”ne değinilecektir. Oyuncuya düşen tek görev enerjisini yaptığı işe yoğunlaştırmasıdır. Spolin’e göre odaklanan enerji oyuncunun harekete geçmeden evvelki tereddütlerini ortadan kaldırmasında ilk adımdır. Bahsettiğimiz “odak” ın kaynağı kafamızda değil, daha önce bahsettiğimiz X-Bölgesi’ndedir. Oyun ya da egzersiz içinde çözmeye çalıştığı probleme odaklanan oyuncu yaptığının doğru ya da yanlış olduğunu düşünmeden, hareketlerinin güzel ya da çirkin göründüğüne aldırmadan sadece işini yapacaktır.

Beş ana duyunun farkındalığı oyuncunun temel çalışmaları arasındadır. Grup halindeki çalışmalardan önce Spolin oyuncuya Görme, Duyma, Dokunma, Koklama ve Tatmanın hayatın temelini oluşturduğunu hatırlatır. Duyu farkındalığı üzerine yapılan egzersizler aynı zamanda oyuncuya bu duyuların erişilebilirliğinin önemini anlatır. Oyuncu odağını yönelttiğinde aslında gerçek olmayan nesneleri algılayabilecek kapasiteye sahiptir ve her oyuncunun kendine ait yöntemler geliştirerek bu duyulara ulaşması tiyatro için gerekliliktir. Aslında kartondan yapılmış dekor parçaları arasında kendini bir sarayda hissetmeye ya da seyirci boşluğuna bakıp orada bir göl görmeye çalışması oyuncunun sıkça karşısına çıkan meselelerden biridir.

Takip edeni takip et!

Oyuncunun bireysel olarak deneyimlediği Duyu Çalışmalarının ardından partnerle birebir iletişime geçeceği Ayna Çalışmaları gelir. Alışılagelen Ayna egzersizlerini, “Takip edeni Takip Et” kavramı izler. Sürekli hareket halinde olan çiftler, aralarında bir lider olmadan birbirlerini takip ederler. Zamanla “lider”, sürekli değişen, daha doğru deyişle, dönüşen “devinim” haline gelir. Çiftlerin düşünme ya da seçim yapma zamanı yoktur, devinimin ve aralarındaki gizli enerjinin onlara liderlik etmesinden başka seçenekleri kalmamıştır. Spolin’in üzerinde durduğu 3 olgu; Hareket, Etkileşim ve Dönüşüm, oyuncuların birbirleriyle direkt iletişim kurmalarını sağlar.

Boşluk objeleri çoğu zaman bilinmeyenin ve iç dünyamızın görünür dünyaya vuran izdüşümüdür.

Spolin “Boşluk” kavramı; boşluk objeleri, boşluğun esası üzerinde durur. Boşluk, bize bilinmeyenin bir hediyesidir. Bizi kuşatır ve eğer onun desteğine kendimizi bırakırsak sonsuza kadar yanımızda durur. Boşlukla uğraşma, oyuncuyu farklı bir algı boyutuna götürür. Bilinmeyenin varlığına inanmak, ona güvenmek, onu şekillendirmek Spolin’e göre kendi iç dünyamıza da açılan bir kapıdır. İhtiyacımız olan her şey boşlukta mevcuttur ve bizim onu keşfetmemizi bekler. “Tek yapmanız gereken görünmeyene saygı duymak.”, Paul Sills’in öğrencileri tarafından sıkça tekrarlanan sözlerindendir. Oyuncu görünmeyene saygı duydukça onu görünür kılmak onun elinde olacaktır. Bunu başarabilen sanatçı ihtiyaç duyduğu üretken oyun alanını yaratmış olur.

Aktörlük mü yapıyorlar? Oynamalarını sağla.

Spolin’in grubun lideri ya da yönetmene en temel önerilerinden biri budur. Doğaçlamanın alışılagelen anlamda oyunculuk sayılıp sayılmadığı hala tartışılmakta, bazıları Spolin Tekniği’nin aktörlük sanatında bir devrim yarattığı görüşünde. Bizi en gerilere, çocukluğumuza, iç dünyamıza götüren ve her şeyi olabildiğince basite indirgeyen bu devrim şüphesiz ki bir deha ürünü. Ebelemece oyunlarıyla başlayıp bütün oyunculuk tekniklerinin konularını kapsayan Spolin Tekniği, oyuncunun “numaralarla dolu çantasına” atıp gerektiği zaman çıkarıp kullanabileceği seçeneklerden biri.  Tekniği öğrenmek için yapılması gereken tek şey ise, oynamak, oynamak ve oynamak.

Oyun Okulu – Performans

 

Spolin Doğaçlaması ile Liderlik ve İletişim

Doğaçlama sanılanın aksine kafandan komik bir şeyler uydurmak demek değildir. Doğaçlama partnerin ya da partnerlerin ile ya da tek başınayken o anda kalarak her şeye hazır olmak, çevrende olup bitenle direkt ilişki kurarak hareket etme halidir. ‘Zeki’ ya da ‘komik’ olmak gibi etiketlerin peşinde koşmaksızın, egonu bir kenara bırakarak kendini akışa bırakmaktır. Çevreyle direkt ilişki ise üç boyutta gerçekleşir; fiziksel, entelektüel ve sezgisel. Doğaçlamanın Amerikalı annesi Viola Spolin’in tekniği bize şu anda olmak, spontanlık, ekip çalışması, yaratıcılık, sezgisel farkındalık gibi konuları, üzerinde pratik yapılabilir hale getirerek onları deneyimlememizi, hem sahne hem de günlük hayatımıza katmayı amaçlar.

Vizyonum, sezgilerin erişilebilir olduğu bir dünya! – Viola Spolin

İşte Spolin Doğaçlamasının başlıca prensipleri;

Gör ve Görül

Oyun/Çalışma arkadaşlarına bakman yetmez onları görmeye çalış. Senin onları görmen demek onların da seni görmesine izin vermen demek.

Ekipteki rolün ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun, orada olmanın bir nedeni var. Sahne fotoğrafının, ekibin, toplantının, iş hayatının bir parçası ol. Tıpkı bir rönesans tablosu gibi her küçük ayrıntı birbirini desteklediği için oradadır. Görünür olmak kadar birbirini görmek de resmin bütününü anlamlı kılar.

Etiketsiz Gör

Şimdi de oyun/ekip arkadaşlarını etiketlendirmeden gör. Belki de rütbe, makam ve sıfatlar sadece birer etiketten ibaret. Gereksiz etiketleri kaldırdığında daha rahat ve kendin gibi iletişim kurduğunu göreceksin.

Evet de! Evet ve…

İyi liderler ve ekip elemanları sınırlar arasında rahatlıkla geçiş yaparak odadaki tüm fikirlere ve perspektiflere ilgi ve heyecan duyarak yaratıcılığı, fikir paylaşımını dolayısıyla inovasyonu körükler. Olasılıklara kapı açar. Doğaçlamanın en mühim kuralı partnerinin sana sunduğu öneriye Evet demek ve sonra kendinden bir parça ekleyerek yoktan bir öyküyü var etmektir.

Hazırlıksız olmaya hazır ol!

Doğaçlama oyuncuları en ufak fırsatta bir araya gelir ve oyunlar oynarlar. Yaratıcı deneyimin içine tekrar tekrar girmek oyuncuyu hazırlıksız olmaya hazırlar. Atölye çalışmaları ya da grup provalarında edinilen deneyimler ancak alışkanlığa dönüştüğü zaman günlük hayatın bir parçası olan davranışları ve hayata bakışı değiştirir. Tıpkı spor salonuna gitmek gibi açık iletişim kasları bulunan her fırsatta geliştirilmelidir.

Partnerini mükemmelleştir

İyi oyuncular sahnede kendini iyi göstermeye çalışmak yerine partnerini mükemmelleştirmekle meşgul olur. Çünkü bu onların oyunlarına pozitif etkilerle geri dönecektir. İyi yöneticiler kendilerini yüceltmektense beraber çalıştıkları kişileri, ortamı, yarattıkları ürünü mükemmelleştirmekle meşguldürler.

Birbirini destekleyen yapıcı davranışlar aranıyor! Küçümseyen bakışlara yer yoktur.

Anlatma, göster!

Amerikalıların ünlü deyimi; Bir resim bin kelimeye bedeldir der. Bazen kendini ortaya atıp bir örnek teşkil etmek bin kelimeye bedeldir. Çoğu zaman harekete geçerek atılan fiziksel adımlar yapılan yorumlardan daha etkilidir. Yaptığınız işe inanç fiziksel varlığınızla hissedildiğinde bulaşıcı olacaktır.

Spesifik olmak (Belirlilik) senin dostun

Usta doğaçlamacı, Oscarlı yönetmen Mike Nichols New York’taki derslerimizde izlediği birçok sahnenin sonunda tek bir cümleyi tekrarlardı; Spesifiklik dostunuz, genellemeler düşmanınızdır. Kurduğunuz iletişimde detaylara özen gösterdiğiniz kadar, açıklığınıza, ifade ve tonunuza da özen gösterin. Doğru bir iletişimle anlattıklarınız ortak bir anlaşma yaratarak çalışma ortamınıza uyum ve verim kazandıracaktır.

Kafanın içinden çık ve kendini boşluğa bırak!

Tüm bu prensipler siz kafanızın içinden çıkıp kendinizi boşluğa bırakmadığınız sürece tamamlanamaz. Boşlukta olmak işiniz/odağınızla hem entellektüel, hem fiziksel hem de sezgisel olarak ilişkiye girip tüm olasılıklara cesurca kapılarınızı açmak demektir. Bu riskli görünen boş alanda yukarıda sıraladığımız her madde kritik bir rol oynar ve size destek olur. Bazen yaratıcılık için kafanızın içine boşluk koymanız gerekir. Bilinenden (Ya da bilindiği sanılandan) uzaklaşıp geniş çevreyi algılamak size taze bir nefes aldıracaktır. Bu doğaçlamanın olmazsa olmazı spontanlığı ortama taşıyacak.

 Spolin doğaçlamasıyla, egzersiz ve oyunlardaki meseleleri grupça çözerken bir yaratım süreci içine gireriz. Bu süreç bize yukarıda sıralanan prensipleri deneyimleyerek öğrenme fırsatı sunar. Spolin’e göre herkes deneyimle ve deneyerek öğrenir, ve asıl yetenek sanılanın aksine bazı kişilerde olup bazılarında olmayan bir sırda değil, deneyimlemeye açık olmakta yatar. Bu bakışla hayatımız ve kariyerimiz bir ilerleme ve yaratma sürecidir. Spolin’in neşeli ve eğlenceli pratik oyunları, herkesi oyuna dahil eden demokratik dili, otoriteyi ortadan kaldıran çalışma yapısı korku ve çekinceleri bir kenara bırakıp kendini oyuna atarak farkında olmadan bir öğrenme yaratır.

Oyuna siz de katılın!

 

Spolin Doğaçlaması – İletişim Atölyesi

New York’ta yaşayan tiyatro sanatçısı ve eğitmen Ege Maltepe Haziran ayındaki Spolin Atölyeleri’ne bir yenisini ekliyor.

ege maltepe“Spolin Doğaçlama Tekniği özünde kişinin kendi potansiyelini keşfetmesi ve yaratıcı ifade üzerine kurulu. Bu sebeple hem Türkiye hem de New York’taki eğitimlerimize oyuncuların yanı sıra eğitmenler, terapistler, ve kişisel ifade üzerine yoğunlaşmak isteyenler de katıldı. Bu defa oyunculuk atölyelerinden ayrı olarak tekniğin tam da bu kısmına yoğunlaştığımız bir eğitim açmaya karar verdik.” diyor Ege Maltepe.

Deneyimle ve deneyerek öğreniriz ve kimse kimseye bir şey öğretmez – Viola Spolin

Viola Spolin
Northwestern University – Viola Spolin Exhibit 2013

Spolin’in oyun ve egzersizleri grup ortamı içinde aksiyon, reaksiyon, ilişki, spontanlık ve yaratıcılığı tetiklemek üzere tasarlanmıştır. Bu sistem, öğrenme sürecini size anlatılan dersi kafanızda tutmak veya ezberlemeye çalışmak yerine, birinci elden deneyimleyerek öğrenebilmenizi sağlar.

Oyun oynama ruhu üzerine kurulan teknik, Amerikan tiyatro ve sinemasında çığır açtıktan sonra tüm dünyaya yayılmış, oyunculuk okullarından, sezgisel eğitim merkezlerine, yaratıcı dramadan psiko dramaya kadar geniş bir alanı etkilemiştir. Ege Maltepe New York’taki tiyatro çalışmalarının yanı sıra Spolin eğitimlerini hem oyunculara hem de Bank of America gibi kurumların çalışanlarına veriyor.

spolin2
Viola Spolin

Spolin kültürel ve ailevi otoritenin çoğu zaman onaylanma/onaylanmama sendromuyla insanları kontrol ettiğine, ve bu durumun bireyin deneyimleme kapasitesini sınırladığına inanıyordu. Buna karşı değerlendirme metodlarını tüm grubu yargısız bir sürecin içine dahil ederek öğrencilerin kendi kendilerine öğrenmelerini sağlayacak biçimde tasarladı. Spolin öğretme metodunun çok söz gerektirmeyen, otoriter ve psikolojik olmayan bir metod olduğunu söyledi.

18-19 Haziran’daki atölye çalışması kurumsal dünya çalışanları ve eğitmenler dahil olmak üzere doğaçlamanın annesi Spolin’in tekniğinin bu yönüyle ilgilenen herkese açık.

10 saatlik Spolin İletişim Atölyesi’nde şu konular üzerine yoğunlaşacagız;

  • Karşındakini dinle
  • Egonu bir kenara bırak
  • Oyun arkadaşlarını gör; onlara bakman yetmez, onları görmeye çalış
  • Partnerinle uyum içinde çalış
  • İzin ver, ‘Evet’ de ve güven
  • Geçmiş ya da gelecekte değil, şu anın içinde ol
  • Yalnızca zihnini değil, tüm kapasiteni kullan
  • Hızlı karar ver ve hemen harekete geç
  • Spontane ol
  • Birşeyler hissetmekten çok, birşeyleri gerçekleştirmeye çalış
  • Belirsizlikler içinde rahat ol
  • Tutkuyla çalış
  • Ekibinle bir ol
  • Hazırlıksız olmaya hazır ol
  • Risk al

18-19 Haziran 2016 ; 12:30 – 17:30

Oya Bale Okulu; Ulus Şubesi

Ücret; 600 TL

İletişim: caglar@spolinist.com (Çağlar hanım)

testimonials

 

SPOLIN-IST KURUMSAL – ACIK EGITIM

EVET HADİ!

2 Ekim 2013 – Caddebostan Kültür Merkezi A Salonu’nda, 19.00 – 22.00 saatleri arasında!

Spolin-ist Kurumsal ACIK EGITIM-posterDoğaçlamanın büyükannesi sayılan Amerikalı eğitimci Viola Spolin’in tekniği, Spolin Doğaçlaması’nı  Türkiye’ye getiren Ege Maltepe, oyuncular için hazırladığı doğaçlama eğitim programını şimdi de iş dünyasının ihtiyaçlarına göre geliştirerek fark yaratmak isteyen şirket çalışanlarına taşıyor. New York’ta yaşayan tiyatro sanatçısı ve eğitmen New York’lu yönetici koçları ile ortak yürüttüğü kurumsal eğitim çalışmalarının Türkiye ayağını oluşturdu.

Oyuna siz de katılın!

New York’un önde gelen koçluk firmalarından Martha Gelnaw Consulting ile beraber yürüttüğü iş eğitimlerini Türkiye’ye taşıyan Maltepe, Spolin Tekniği’nin Türk karakterine uygun oluşu ve kişisel gelişime katkısının altını çiziyor. “SPOLIN-IST Kurumsal eğitimlerinde Spolin doğaçlamasını temel alıyoruz, fakat iş dünyasının ya da kurumların farklı ihtiyaçlarına göre şekillenerek farklı oyunculuk, ses-nefes, beden dili tekniklerinden de faydalanıyoruz.” diyen Maltepe, 2 Ekim’de İstanbul’da gerçekleşecek ilk açık kurumsal eğitimde farkındalık, şu anda olma, spontanlık, hızlı karar verebilme, efektif odaklanma ile sözlü ve fiziksel ifade konularında uygulamalı egzersizler kullanacak. Maltepe “Bizi çok yoğun ve neşeli bir 3 saat bekliyor.” diyor ve ekliyor “Ben bu eğitimleri New York’lulara veriyorum, ve herkes iş dünyasında eğitime böylesi bir yaklaşımın ne kadar efektif olduğundan bahsediyor, tekrar tekrar katılıyorlar eğitimlere ! ”

Siz de gelin, Spolin Tekniği’nin etkisini kendiniz deneyimleyin!

İletişim: caglar@spolinist.com 0533 309 2992

Sizi Direkt Deneyimden Alıkoyan 5 Etken*

Theater Games for the Lone Actor
Tek Başına Oyuncu için Egzersizler

1) Onaylanma/Onaylanmama Sendromu

Eğer şimdiye kadar tüm becerilerinizi kullanıp olabildiğince orijinal yollarla başkalarını memnun ederek, onların sizin ne söylemenizi ve nasıl davranmanızı istediklerini hesaplayarak hayatta kalmayı becerdiyseniz onaylanma/onaylanmama sendromunuz tam anlamıyla aktif durumdadır. Başkaları tarafından edindirildiğiniz onaylanma/onaylanmama, şüphesiz artık “sizin” olmuştur ve hareketlerinizi yönetip, eleştirerek basiretinizi tamamen bağlayıp robot-vari davranışlar sergilemenize yol açıyordur. Hayatta direkt deneyimden uzaklaştırılmakla kalmayıp, direkt deneyimin ne olduğunu bile bilmiyorsunuz demektir.

İzin verildiği takdirde onaylanma/onaylanmama sendromu tüm davranışlarınızı gözlemleyecektir.

2) Kendine Acıma

Onaylanma/onaylanmama sendromunun önemli bir işbirlikçisi çocukluğumuzdan bu yana kendini ”Bundan taviz veremem” ”Zamanlama yanlış” ”Bu kadarı da fazla ama!” ”Asla yapabileceğim bir şey degil” ”Onun benden daha güçlü çevresi var” ”Ailevi yükümlülüklerim el vermiyor” ”Parasal olarak karşılayamam” gibi riyakar ifadelerle kendini gizleyen kendime acımadır.

3) Başarı/Başarısızlık

Başarı/Başarısızlık, Onaylanma/Onaylanmama’nın bir ürünü olup gün be gün, saat be saat bize saldırıp, bizi boğar. Başarılı olmak için koşturmak ya da başarısızlıga boyun eğmek ya da onu kabul etmek hali bizim ana gücümüz olan değerli hayat enerjimizi kurutur.

4) Tavırlar

Görünüş (Statü) ile kafayı bozmuş olan bir kültürde yaşıyoruz. Tavırlarımız ‘makinemizi tıkayarak’ günlük hayatımızda önemli bir rol oynarken bir problemi direkt olarak çözmemize de engel oluyor.

5) Korku

Sizi bir olay ya da probleme direkt yaklaşımdan alıkoyan bir diğer etken geçmişe sıkışmış, gömülmüş ve orada gizlenmiş olan korkulardır. Korku şu an’ın aksiyonunu engeller, stres, endişe yaratırken, kendine acıma, kafa karışıklığı ve kendinden şüpheye yol açar.

 

*Viola Spolin’in ‘Theater Games for the Lone Actor’ kitabından alınmış olan bu yazı Ege Maltepe tarafından çevrilmiştir. Spolin doğaçlama tekniği bir tiyatro tekniği olmasının yanı sıra Viola Spolin’in önerdiği felsefe ile beraber eğitim felsefesini, davranış bilimlerini ve kişisel gelişim yöntemlerini etkilemiştir.