Spolin Doğaçlaması ile Liderlik ve İletişim

Doğaçlama sanılanın aksine kafandan komik bir şeyler uydurmak demek değildir. Doğaçlama partnerin ya da partnerlerin ile ya da tek başınayken o anda kalarak her şeye hazır olmak, çevrende olup bitenle direkt ilişki kurarak hareket etme halidir. ‘Zeki’ ya da ‘komik’ olmak gibi etiketlerin peşinde koşmaksızın, egonu bir kenara bırakarak kendini akışa bırakmaktır. Çevreyle direkt ilişki ise üç boyutta gerçekleşir; fiziksel, entelektüel ve sezgisel. Doğaçlamanın Amerikalı annesi Viola Spolin’in tekniği bize şu anda olmak, spontanlık, ekip çalışması, yaratıcılık, sezgisel farkındalık gibi konuları, üzerinde pratik yapılabilir hale getirerek onları deneyimlememizi, hem sahne hem de günlük hayatımıza katmayı amaçlar.

Vizyonum, sezgilerin erişilebilir olduğu bir dünya! – Viola Spolin

İşte Spolin Doğaçlamasının başlıca prensipleri;

Gör ve Görül

Oyun/Çalışma arkadaşlarına bakman yetmez onları görmeye çalış. Senin onları görmen demek onların da seni görmesine izin vermen demek.

Ekipteki rolün ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun, orada olmanın bir nedeni var. Sahne fotoğrafının, ekibin, toplantının, iş hayatının bir parçası ol. Tıpkı bir rönesans tablosu gibi her küçük ayrıntı birbirini desteklediği için oradadır. Görünür olmak kadar birbirini görmek de resmin bütününü anlamlı kılar.

Etiketsiz Gör

Şimdi de oyun/ekip arkadaşlarını etiketlendirmeden gör. Belki de rütbe, makam ve sıfatlar sadece birer etiketten ibaret. Gereksiz etiketleri kaldırdığında daha rahat ve kendin gibi iletişim kurduğunu göreceksin.

Evet de! Evet ve…

İyi liderler ve ekip elemanları sınırlar arasında rahatlıkla geçiş yaparak odadaki tüm fikirlere ve perspektiflere ilgi ve heyecan duyarak yaratıcılığı, fikir paylaşımını dolayısıyla inovasyonu körükler. Olasılıklara kapı açar. Doğaçlamanın en mühim kuralı partnerinin sana sunduğu öneriye Evet demek ve sonra kendinden bir parça ekleyerek yoktan bir öyküyü var etmektir.

Hazırlıksız olmaya hazır ol!

Doğaçlama oyuncuları en ufak fırsatta bir araya gelir ve oyunlar oynarlar. Yaratıcı deneyimin içine tekrar tekrar girmek oyuncuyu hazırlıksız olmaya hazırlar. Atölye çalışmaları ya da grup provalarında edinilen deneyimler ancak alışkanlığa dönüştüğü zaman günlük hayatın bir parçası olan davranışları ve hayata bakışı değiştirir. Tıpkı spor salonuna gitmek gibi açık iletişim kasları bulunan her fırsatta geliştirilmelidir.

Partnerini mükemmelleştir

İyi oyuncular sahnede kendini iyi göstermeye çalışmak yerine partnerini mükemmelleştirmekle meşgul olur. Çünkü bu onların oyunlarına pozitif etkilerle geri dönecektir. İyi yöneticiler kendilerini yüceltmektense beraber çalıştıkları kişileri, ortamı, yarattıkları ürünü mükemmelleştirmekle meşguldürler.

Birbirini destekleyen yapıcı davranışlar aranıyor! Küçümseyen bakışlara yer yoktur.

Anlatma, göster!

Amerikalıların ünlü deyimi; Bir resim bin kelimeye bedeldir der. Bazen kendini ortaya atıp bir örnek teşkil etmek bin kelimeye bedeldir. Çoğu zaman harekete geçerek atılan fiziksel adımlar yapılan yorumlardan daha etkilidir. Yaptığınız işe inanç fiziksel varlığınızla hissedildiğinde bulaşıcı olacaktır.

Spesifik olmak (Belirlilik) senin dostun

Usta doğaçlamacı, Oscarlı yönetmen Mike Nichols New York’taki derslerimizde izlediği birçok sahnenin sonunda tek bir cümleyi tekrarlardı; Spesifiklik dostunuz, genellemeler düşmanınızdır. Kurduğunuz iletişimde detaylara özen gösterdiğiniz kadar, açıklığınıza, ifade ve tonunuza da özen gösterin. Doğru bir iletişimle anlattıklarınız ortak bir anlaşma yaratarak çalışma ortamınıza uyum ve verim kazandıracaktır.

Kafanın içinden çık ve kendini boşluğa bırak!

Tüm bu prensipler siz kafanızın içinden çıkıp kendinizi boşluğa bırakmadığınız sürece tamamlanamaz. Boşlukta olmak işiniz/odağınızla hem entellektüel, hem fiziksel hem de sezgisel olarak ilişkiye girip tüm olasılıklara cesurca kapılarınızı açmak demektir. Bu riskli görünen boş alanda yukarıda sıraladığımız her madde kritik bir rol oynar ve size destek olur. Bazen yaratıcılık için kafanızın içine boşluk koymanız gerekir. Bilinenden (Ya da bilindiği sanılandan) uzaklaşıp geniş çevreyi algılamak size taze bir nefes aldıracaktır. Bu doğaçlamanın olmazsa olmazı spontanlığı ortama taşıyacak.

 Spolin doğaçlamasıyla, egzersiz ve oyunlardaki meseleleri grupça çözerken bir yaratım süreci içine gireriz. Bu süreç bize yukarıda sıralanan prensipleri deneyimleyerek öğrenme fırsatı sunar. Spolin’e göre herkes deneyimle ve deneyerek öğrenir, ve asıl yetenek sanılanın aksine bazı kişilerde olup bazılarında olmayan bir sırda değil, deneyimlemeye açık olmakta yatar. Bu bakışla hayatımız ve kariyerimiz bir ilerleme ve yaratma sürecidir. Spolin’in neşeli ve eğlenceli pratik oyunları, herkesi oyuna dahil eden demokratik dili, otoriteyi ortadan kaldıran çalışma yapısı korku ve çekinceleri bir kenara bırakıp kendini oyuna atarak farkında olmadan bir öğrenme yaratır.

Oyuna siz de katılın!

 

Oyunla gelen sonbahar!

Spolinistanbul - 1
SPOLINistanbul!

Eylül ve Ekim ayları Spolin Tekniği Eğitimleri ile dolu dolu geçti. Ege hocanın 13 Ekim’de, şimdiye kadar Spolin Atölyelerine katılan herkesi davet eden OYUN GÜNÜ ile sonlanan ziyareti sırasında İzmir’deki ilk atölyemizi, ilk Kurumsal Açık Eğitimimizi ve ilk SPOLIN 4 atölyesini gerçekleştirdik. Oyun Günü SPOLIN 4’lerin mini bir performansı ile sonlandı.

Şimdi kış eğitimleri için hazırlanıyoruz. Bize ulaşarak email listemize girmeyi unutmayın!

Ege Maltepe’nin bloğundan Spolin-ist ile başlayan sonbahar’dan görüntüler:

http://egemaltepe.wordpress.com/2013/11/03/fall-started-with-spolin-ist-spolin-istle-sonbahar/

İzmirli Spolinci Selin Geçici’den bir izlenim yazısı:

Spolin Atölyesi’nde Neler Oldu?

İzmir'li Spolincilerle
İzmir’li Spolincilerle

Ve İzmir’den gelen birkaç izlenim daha:

”Kendi adıma hem bireysel anlamda hem Yaratıcı Drama eğitmenliğim hem de Psikolojik Danışmanlığım açısından çok faydalı bir atölye oldu. (…) Zihin, beden ve ruh özgürlüğü… Bedenimizin sınırlarında dolaşırken algılarımızla dalga geçmek ve boşlukta olduğumuzda onunla oynayarak yeni bir surete büründürme becerisine sahip olduğumuzu görmek zevkli olduğu kadar düşündürten ve iç dinamikleri yerinden oynatan bir süreç yaşattı.” (Nevim Yakıt, Drama Eğitmeni)

”Doğaçlamadan çok korkan biriydim. Fakat Spolinde her dersin başındaki oyunlardan kaynaklı, çok büyük bir rahatlama oluyor. Ege hocanın ortamda otorite kurmaması çok önemli bir etken. Yanlış yaptım hoca bize kızacak düşüncesi yok. Oyunlardan bazılarını sınıfımda oynatıyorum, öğrenciler çok eğleniyorlar, beni de oyuna katıyorlar.” (Hamide Gülnar, Sınıf Öğretmeni)

SPOLIN-IST in Hikayesi

new-york-city-black-and-white-photoSpolin Doğaçlaması ile 2007’de tanıştım. New York’taki oyunculuk okuluna başladığımda korkulu rüyam doğaçlama derslerinde ‘Ne diyeceğim?’ di. Yazılı teksti ezberleyip oynamak bir nebze mümkün görünüyordu, ama doğaçlamak?! Hele hiç güvenmediğim ingilizcemle karşıdaki oyuncunun ne dediğini anlamazsam ne olacaktı?! Tüm bu korkularla ilk dersler başladı. Fakat dersler başlar başlamaz korkularım nereye gittiler bilmiyorum ama kendimi inanılmaz eğlenirken, karnım patlayana kadar gülerken, ve bazen de tüylerimi ürpertecek deneyimler yaşarken buldum. Daha sonraları anladığım; önemli olan neyi ne kadar bildiğin değil, bildiğin ve bilmediklerinle rahat olmandı.

İlk başta yaptığımız şeylerin Spolin Doğaçlaması olduğunu bilmiyordum, tıpkı okulun kurucularından biri olan Paul Sills in kim olduğunu bilmediğim gibi. Yaptığımız egzersizler çok keyifliydi, ve derslerin sonunda kendimi hafiflemiş ve ‘herşeyi yapabilirim’ gibi hissettiğimi hatırlıyorum.

Yazının devamı için Ege Maltepe’nin bloguna gidiniz: http://wp.me/p20sKf-cO

Sizi Direkt Deneyimden Alıkoyan 5 Etken*

Theater Games for the Lone Actor
Tek Başına Oyuncu için Egzersizler

1) Onaylanma/Onaylanmama Sendromu

Eğer şimdiye kadar tüm becerilerinizi kullanıp olabildiğince orijinal yollarla başkalarını memnun ederek, onların sizin ne söylemenizi ve nasıl davranmanızı istediklerini hesaplayarak hayatta kalmayı becerdiyseniz onaylanma/onaylanmama sendromunuz tam anlamıyla aktif durumdadır. Başkaları tarafından edindirildiğiniz onaylanma/onaylanmama, şüphesiz artık “sizin” olmuştur ve hareketlerinizi yönetip, eleştirerek basiretinizi tamamen bağlayıp robot-vari davranışlar sergilemenize yol açıyordur. Hayatta direkt deneyimden uzaklaştırılmakla kalmayıp, direkt deneyimin ne olduğunu bile bilmiyorsunuz demektir.

İzin verildiği takdirde onaylanma/onaylanmama sendromu tüm davranışlarınızı gözlemleyecektir.

2) Kendine Acıma

Onaylanma/onaylanmama sendromunun önemli bir işbirlikçisi çocukluğumuzdan bu yana kendini ”Bundan taviz veremem” ”Zamanlama yanlış” ”Bu kadarı da fazla ama!” ”Asla yapabileceğim bir şey degil” ”Onun benden daha güçlü çevresi var” ”Ailevi yükümlülüklerim el vermiyor” ”Parasal olarak karşılayamam” gibi riyakar ifadelerle kendini gizleyen kendime acımadır.

3) Başarı/Başarısızlık

Başarı/Başarısızlık, Onaylanma/Onaylanmama’nın bir ürünü olup gün be gün, saat be saat bize saldırıp, bizi boğar. Başarılı olmak için koşturmak ya da başarısızlıga boyun eğmek ya da onu kabul etmek hali bizim ana gücümüz olan değerli hayat enerjimizi kurutur.

4) Tavırlar

Görünüş (Statü) ile kafayı bozmuş olan bir kültürde yaşıyoruz. Tavırlarımız ‘makinemizi tıkayarak’ günlük hayatımızda önemli bir rol oynarken bir problemi direkt olarak çözmemize de engel oluyor.

5) Korku

Sizi bir olay ya da probleme direkt yaklaşımdan alıkoyan bir diğer etken geçmişe sıkışmış, gömülmüş ve orada gizlenmiş olan korkulardır. Korku şu an’ın aksiyonunu engeller, stres, endişe yaratırken, kendine acıma, kafa karışıklığı ve kendinden şüpheye yol açar.

 

*Viola Spolin’in ‘Theater Games for the Lone Actor’ kitabından alınmış olan bu yazı Ege Maltepe tarafından çevrilmiştir. Spolin doğaçlama tekniği bir tiyatro tekniği olmasının yanı sıra Viola Spolin’in önerdiği felsefe ile beraber eğitim felsefesini, davranış bilimlerini ve kişisel gelişim yöntemlerini etkilemiştir.